Söz konusu Floransa olunca hemen her yerde karşılaştığımız sözcüklerinden biri de, hiç şüphesiz Rönesans. Peki nedir bu rönesans?

İtalyanca  “rinascimento” kelimesinden gelen bu terim, dilimizde “yeniden doğuş” anlamına geliyor. Rönesans genelde, 15-16. yüzyıllarda sanat ve yazın alanında yaşanan canlanışı ifade etmektedir. Ancak içine felsefe ve bilim alanındaki gelişmeleri de katacak olursak 14-17. yüzyıllar arasını kapsadığını söyleyebiliriz.

Temel esin kaynağı Antik Yunan kültürü olan Rönesans akımı, antikçağın bilim ve felsefeye dayalı dünya görüşünün tekrar gün ışığına çıkması ve yeniden yorumlanmasıyla şekillenmeye başlamıştır. Antik Yunan’da öne çıkan ve insanı yüce bir varlık olarak kabul eden yaklaşım Rönesans ile birlikte tekrar gündeme gelişmiştir.

Ortaçağ sanat anlayışına baktığımızda, dönemin siyasi atmosferi ve düşünce sistemi ile bağlantılı olarak dini değerleri referans noktası alan ve var olanın ötesini sorgulamayan bir yaklaşım görmekteyiz.Ortaçağ’da kalıplaşmış ve sınırlı bir estetik anlayışı bulunmakta, sanatçılar ikon sanatçısı olarak çalışmakta ve bu dönemde dini doğmalar temelinde yapılan eserler görülmektedir.

Orta Çağ’ın dayatmacı inançlarının sorgulanmaya başlanması ve Kilise’nin geleneksel öğretilerine karşı başlayan meydan okumalarla birlikte, akla dayalı ve insan merkezli Rönesans akımı filizlenmeye başlamıştır. Bu filizlenmenin devamında insanı ve insani değerleri her şeyden üstün tutan anlayış, sosyal yaşamda, bilim dünyasında ve sanatın diğer tüm dallarında çiçeklenmiştir. Sanat artık sadece dini amaçlar için yapılan bir eylem olmaktan çıkıp, kendi öz değerine kavuşmuştur.

Resim ve mimaride Michelangelo, Da Vinci, Raffaello ve Botticelli gibi sanatçılarla gelişen Rönesans; edebiyatta Dante’nin insanı merkeze alındığı “İlahi Komedya”sı ile başlayarak İngiltere’de Willam Shakespeare, İspanya’da ise Miguel de Cervantes ile yoluna devam etmiştir. Felsefe alanında ise Francis Bacon, Thomas Hobbes, John Locke gibi düşünürlerle birlikte güçlenmiştir.

Rönesans’ın sanat ayağında en büyük role sahip olan şehir hiç şüphesiz Floransa’dır. Bu dönemde İtalya’ya bakacak olursak, ekonomik refahın artmasıyla birlikte İtalya’daki yöneticiler tarafından sanata verilen önem artmış ve sanat okullarının kurulmasıyla çok sayıda sanatçının yetişmesi sağlanmıştır. İtalya’nın Floransa kentinde başlayıp diğer şehirlerine yayılan bu yeni anlayış, Avrupa’nın diğer ülkelerine de yayılarak etkisini ve gücünü artırmıştır.