Astana’ya gitme fikri netleşmeye başladığında kendimi bir anda yöresel yemekleri araştırırken bulmuştum. Etçil bir coğrafya olması ve Türklerin destansı içeceği kımızı tadacak olmak beni oldukça heyecanlandırıyordu.
Öncelikle belirtmem gerekir ki Kazaklarda misafirperverlik oldukça önemli ve konuklar keçeden yapılan yurtların şeref köşesine oturtularak ağırlanıyor.

Bir kültürün en az değişkenlik gösteren öğesi mutfak kültürü ve bu sayededir ki geleneksel yemekler ülkenin tarihi ile ilgili birçok ipucu veriyor bize.
Kazak Türkleri’nin mutfak kültüründe, pişirme tekniklerinden kullanılan malzemelere kadar hepsinde yüzlerce yıl öncesine dayanan göçebelik kültürünün ve tarihsel süreçte karşılaştıkları kültürlerin etkisi oldukça fazla hissediliyor. Kazakistan mutfağında hamurlu ve etli yiyecekler oldukça sevilirken, koyun eti ve at eti mutfağın kralları! Ayrıca Kazaklar, kısrak, deve, koyun-keçi ve sığır sütünü oldukça fazla tüketiyorlar.
Günümüzde bile yarı göçebe hayat tarzını benimseyen Kazaklar için en değerli havyan şüphesiz ki at. At o kadar önemli ki Astana’da tanıştığım biri, at etinin ne kadar sevildiğini anlamam için beyaz atlı prens klişesinin Kazak versiyonundan bahsetmişti. Şöyle ki; Kazak kızları beyaz atlı prens dilerken beyaz atlı prensin yanında, atın da lezzetli olmasını diliyorlarmış =)
Et, yemeklerde çoğunlukla haşlanarak kullanılıyor; ancak, Kazakistan’da bizim sucuğa benzer bir çok lezzet de var. Mesela, Kazkarta atın kaburgasındaki etlerin sarımsak, tuz ve biberle harmanlanıp bağırsaklara doldurulmasıyla yapılıyor.
Gelelim Astana’da tattığım lezzetlere. Dünya’nın birçok bölgesinde yemek yeme fırsatı buldum, ancak şu ana kadar deneyimlediğim mutfaklarda damak tadı olarak bize en yakın olan kesinlikle Kazak Mutfağı…
Açılışı tabi ki de ülkenin milli yemeği olan Beşbarmak’la yapıyoruz. Kazakların beşbarmaksız bir sofrada misafir ağırlaması asla ve kat’â düşünülemezmiş.
Beşbarmak: Bu yemek elle yenildiği için beş parmak denilmekte. Lazanya hamurunu andıran bir hamur üstüne at eti konularak servis ediliyor. Yanında et suyu ile getirilen bu yemeği, Astana’da SATTI Restoran’da yeme şansı buldum. At eti gerçekten enfes! Tarif etmek gerekirse, tadı lezzetli bir dana etine benziyor.

Boursaki: Tuzlu ve mayalı hamurun kızartılmasıyla yapılan bu yemek bizdeki pişinin aynısı aslında. Kazakistan’da her öğün sofralarda görebilirsiniz.

Lağman: Astana’da en çok sevdiğim yemeklerden biri de lağman oldu. Aslında bu lezzetin kökeni Uygur mutfağı ama Kazakistan’da da oldukça fazla tüketilen bir yemek. Büyük erişteler haşlanmış kuzu eti, soğan ve çeşitli sebzelerle harmanlanıp sunuluyor. Astana’da Rumi Astana Restoran’da oldukça başarılı yapılıyor.

Kazak Çorbası: Kazakların pirinç, et ve yoğurtla yapılan yemekleri. Türk mutfağında da birçok farklı isimle görebileceğiniz bu çorba Kazakistan’ın en beğendiğim lezzetlerinden biri oldu.

Özbek pilavı: Bu lezzete şiirler yazılır, kilometreler kat edilir, bu lezzetin tadına doyulmaz. Her ne kadar Kazakların yemeği olmasa da Özbek pilavı, Orta Asya coğrafyasında oldukça çok tüketilen bir yemek. UNESCO’nun somut olmayan kültür mirası listesine eklenen bu lezzet, tam bir sanat eseri. Pirinç, soğan, havuç ve etten hazırlanan bu pilava yapıldığı yöreye göre farklılık gösteren 100’den fazla çeşit malzeme konuluyor. Ben Astana’da Rumi Astana Restoran’da tatma şansı bulmuştum ve abartmıyorum bu pilavın tadı hala damağımda.

Pelmeni: Türk mantısına benzeyen bu lezzet genelde kuzu etinden yapılıyor. Buharda pişirilerek hazırlanan bu yemeğin içine bal kabağı konularak yapılan çeşidi de var. Vejetaryenler tercih edebilir.

Samsa : Bizim kıymalı poğaçalarımıza benzer bu lezzet etli, patatesli ya da peynirli olarak yapılıyor ve kendisi benim için kahvaltıların vazgeçilmezi oldu.

Kımız: İşte Orta Asya Bozkırlarının en önemli içeceği kımız! Kısrak sütünün fermente edilmesiyle elde edilen içecek geleneksel kaplarda servis ediliyor. Tadı oldukça farklı, bizim alıştığımız süt tadının ekşi ve tuzlu olanı desem birazcık anlatabilmiş olurum sanırım.
